Bilimsel araştırma: Prostat kanseri ile ilgili umut ışığı

Araştırmada, bitki bazlı gıdaları en çok tüketen erkeklerde, kanserin büyüdüğünü, kemiklere yayıldığını veya en sonunda ölüme neden olduğunu görme olasılığı, en az yiyenlere göre daha azdı.

Bilim insanları bunun, hastalığa karşı koruma sağladığı gösterilen meyve ve sebzelerdeki yüksek seviyedeki antioksidanlar ve antiinflamatuar bileşikler gibi nedenlere bağlı olabileceğine inanıyor.

Bulgular, basit yaşam tarzı değişikliklerinin, düşük seviyeli hastalıkla yaşayan birçok erkeğin dolu bir yaşam sürmesine yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, ABD’de 1999 ile 2018 yılları arasında lokalize prostat kanseri teşhisi konan ve yayılmayan 2.000’den fazla erkeği içeriyordu.

Diyetleri ve yaşam tarzları hakkında sorular soruldu ve ortalama 6,5 yıl boyunca takip edildiler.

En fazla bitkisel bazlı beslenmeye sahip olanlar, en az yiyenlere kıyasla günde 1,9 porsiyon daha fazla sebze, 1,6 porsiyon daha fazla meyve ve 0,9 porsiyon daha fazla tam tahıl tüketiyor.

Ayrıca ortalama olarak peynir gibi bir porsiyon daha az süt ürünü, 0,4 daha az porsiyon hayvansal yağ, biraz daha az yumurta ve biraz daha az et yediler.

YARI YARIYA FARK GÖRÜLDÜ

Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar, prostat kanserinin nüksetmesi de dahil olmak üzere ilerlemesinin, ikincil tedavide en yüksek bitki bazlı diyet düzeylerini tüketenlerde yüzde 47 daha düşük olduğunu buldu.

JAMA dergisinde, “Bu bulgular, öncelikle bitki bazlı bir diyet tüketmenin, prostat kanseri olan erkeklerde prostat kanserine özgü sağlık sonuçlarının daha iyi olmasıyla ilişkili olabileceğini gösteriyor.”

“Hayvansal ürün alımını biraz azaltmak ve besin açısından daha yoğun bitki bazlı gıdalara daha fazla ağırlık vermek avantajlı olabilir.” şeklinde yazdılar.

Yağlı balıkları da içeren Akdeniz diyetinin, lokalize prostat kanseri olan erkeklerde daha yavaş tümör ilerlemesi ile bağlantılı olduğunu gösteren önceki araştırmalara dayanıyor.

Daha az et ve süt ürünleri tüketmek, prostat kanseri hastalarında görülen ereksiyon bozukluğu ve mesane kontrolü kaybı gibi yaygın yan etkilerde de azalmayla ilişkilendiriliyor.